Önemli Denizel Biyolojik Çeşitlilik Alanlarında İstilacı Yabancı Türlerin Tehditlerinin Değerlendirilmesi

Aslan Balığı (Pterois miles), ©Prof. Dr. Cemal TURAN

Proje ne hakkında?

8.333 km uzunluğundaki kıyı şeridi ile Türkiye'nin dört büyük denize kıyısı bulunmaktadır. Bunlar; Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadeniz'dir. Bu engin denizel ekosistemler, Türkiye genelindeki zengin denizel biyolojik çeşitliliğin devam etmesini sağlamaktadır. Türkiye'nin denizlerinde toplam 5.000'e yakın bitki ve hayvan türü tespit edilmiştir.  Orman ve Su İşleri Bakanlığı (OSİB) tarafından İstilacı Yabancı Türler (İYT),Türkiye'nin denizel biyolojik çeşitliliğine yönelik en önemli tehditlerden biri olarak belirlenmiştir. Türkiye kıyılarında yaklaşık 450 İYT bulunduğu bildirilmektedir.  İYT'nin Türkiye denizlerine iki ana geliş yolu bulunmaktadır. Bunlardan ilki Süveyş Kanalı, diğer ise “gemi yoluyla ulaşım”dır (örn. balast suyu).  Deniz sularında bulunan İYT'ye ilişkin olarak 2011 yılında yayımlanan ulusal değerlendirme çalışmasında, Türkiye kıyı sularında bulunan İYT'nin %66'sının Süveyş Kanalı yoluyla geldiği, %30'unun ise gemi ulaşımı vasıtasıyla taşındığı belirtilmiştir.

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nde (BÇS) yer verilen İYT ile mücadele kapsamında, proje stratejisi önleme, kontrol ve azaltma aşamalarından oluşan üç basamaklı bir hiyerarşik yaklaşım benimsemiştir. Projenin uzun vadedeki hedefi, Türkiye'nin küresel açıdan büyük önem taşıyan yerel denizel biyolojik çeşitliliğini desteklemek amacıyla İYT'nin olumsuz etkilerinin en aza indirmektir. Proje ile İstilacı Yabancı Türlerin önlenmesi, tespiti, kontrolü ve yönetimi alanında yatırım yapılması ve ilgili kapasitenin güçlendirilmesi yoluyla denizel ve kıyısal ekosistemlerin direncinin artırılması hedeflenmektedir.

Mevcut durum nedir?

Türkiye'nin denizlerinde toplamda 5.000’e yakın bitki ve hayvan türü tespit edilmiştir. Tespit edilen 472 deniz balığı türünün %50'sinin çeşitli tehditler nedeniyle azalma riskiyle karşı karşıya olduğu düşünülmektedir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki biyolojik çeşitliliğin daha fazla olmasına karşın, tarih boyunca Karadeniz'in daha üretken balık yataklarına ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Karadeniz'in tuzluluk oranı daha düşüktür (yüzeyde ‰18) ve barındırdığı tür sayısı, Ege Denizi ve Akdeniz'in tuzlu sularında (> ‰34) yaşayan tür sayısının yalnızca %20’sine tekabül etmektedir. Çeşitlilikteki bu fark kısmen Karadeniz'in kıta sahanlığının oldukça dar olmasından kaynaklanmaktadır; ayrıca, dip canlılarını sayı ve çeşit yönünden sınırlayan hidrojen sülfür nedeniyle derin sular (>150 m) azoik özelliktedir. Ege Denizi ve adaları, deniz çayırları ve yosunların (Posidonia oceanica ve Cystoseira türleri) baskın olduğu mikro-habitatlar dâhil olmak üzere, ekosistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir rol üstlenen çok sayıda mikro-habitata ev sahipliği yapmaktadır.

İstilacı Yabancı Türler (İYT), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye'nin biyolojik çeşitliliği ve kıyısal gelişimini etkileyen en önemli tehditler arasında gösterilmekte ve bu türler ülkenin denizel ve kıyısal biyolojik çeşitliliğinde meydana gelen kayıpların önde gelen nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Bu zafiyet esasen, Türkiye'nin endemizm oranı yüksek olan, fakat aynı zamanda İYT girişi bakımından yüksek risk taşıyan üç farklı deniz ile çevrili olmasından kaynaklanmaktadır. Şu anda Türkiye kıyılarında yaklaşık 450 İYT, Karadeniz'in Türkiye tarafında ise 21 tür bulunduğu bildirilmiştir.

İYT'nin Türkiye denizlerine iki ana geliş yolu bulunmaktadır. 1- 1869'da açılan Süveyş Kanalı ve “gemi yoluyla ulaşım” (genellikle balast suyunun taşınmasıyla geldikleri bilinmektedir; ancak, gemilerin dış kısmına yapışarak veya gemi kaynaklı başka yollarla gelmeleri de mümkündür).  Deniz sularında bulunan İYT'ye ilişkin olarak yayımlanan ulusal değerlendirme çalışmasında (Çınar ve diğerleri, 2011), Türkiye kıyı sularında bulunan İYT'nin %66'sının Süveyş Kanalı yoluyla geldiği, %30'unun ise gemi ulaşımı vasıtasıyla taşındığı belirtilmiştir. Değerlendirmede, türlerin çoğunluğunun (306 tür, toplam tür sayısının %76'sı) istila ettikleri alana yerleştiği, 59 türün (%15) "geçici" , 23 türün (%6) "belirsiz", 13 türün (%3) ise "kriptojenik" şeklinde sınıflandırıldığı ifade edilmektedir. 1991 ile 2010 yılları arasında her 4 haftada bir yeni bir yabancı tür Türkiye kıyılarına ulaşmıştır. Yabancı türlerin çoğunluğu (319 tür), sığ sulardaki (0-10 m) yumuşak substratum (198 tür) üzerinde bulunmuştur. Caulerpa cylindracea, Amphistegina lobifera, Amphisorus hemprichii, Rhopilema nomadica, Mnemiopsis leidyi, Hydroides türleri, Ficopomatus enigmaticus, Charybdis longicollis, Rapana venosa, Asterias rubens, Siganus türleri ve Lagocephalus sceleratus gibi bazı türlerin oldukça istilacı bir yapıda olduğu ve hem hâkim ekosistemler hem de insanlar üzerinde önemli etkileri bulunduğu bilinmektedir.

Misyonumuz nedir?

Projenin uzun vadedeki hedefi, Türkiye'nin küresel açıdan büyük önem taşıyan yerel denizel biyolojik çeşitliliğini desteklemek amacıyla İstilacı Yabancı Türlerin olumsuz etkilerinin en az seviyeye indirilmesidir. Projenin hedefi; İstilacı Yabancı Türlerin önlenmesi, tespiti, kontrolü ve yönetimi alanında yatırım yapılması ve ilgili kapasitenin güçlendirilmesi yoluyla denizel ve kıyısal ekosistemlerin direncinin artırılmasıdır. Proje ayrıca, kendi kapsamı çerçevesinde ilgili ve mümkün olan ölçüde toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi ve kadının güçlendirilmesine yönelik gayretleri de desteklemektedir.

Nasıl çalışıyoruz?

Projeni üç bileşeni altında yapılacak faaliyetlerle projenin hedefine ulaşılması planlanmaktadır.

1. Bileşen: Denizel İstilacı Yabancı Türlere İlişkin Etkili Ulusal Politika Çerçevesi

  • Denizel ve kıyı sulak alan ekosistemlerinde İYT'nin girişi, erken teşhisi, önlenmesi ve yönetimine ilişkin yönetmeliklerin hazırlanması ve sunulması 

  • İYT'nin ana geliş yolları ve bunların taşınmasında rol oynayan unsurların tespit edilmesi
  • Denizel ve kıyı sulak alan ekosistemlerinde İYT'ye ilişkin biyogüvenlik gereksinimleri ve uluslararası standartlara uygun protokol ve karantina mekanizmalarının yürürlüğe konulması
  • GTHB ile işbirliği içerisinde hareket ederek, (balıkçılar tarafından seçici avlama yapılması ve İYT'nin bertaraf edilmesini teşvik etmek amacıyla) denizel ve kıyı sulak alan ekosistemlerinin İYT'den (örn. aslan balığı, balon balığı) etkili şekilde arındırılmasına yönelik mali teşviklerin hayata geçirilmesi
  • İYT'nin kontrolü ve azaltılması ile balast sularının İYT'den arındırılmasına ilişkin yönetmelik ve standartların UDHB ile işbirliği içerisinde geliştirilmesi ve yürürlüğe konması
  • Sürdürülebilirlik ve Yineleme Mekanizması: Öncelikli olarak koruma altına alınması gereken habitat ve türlerin tespit edilmesi için ileride atılacak adımlara ışık tutmak amacıyla denizel ve kıyı sulak alan ekosistemlerinde İYT'ye ilişkin Ulusal Strateji ve Eylem Planı'nın geliştirilmesi ve onaylanması; kapsamlı bir maliyet/fayda analizi kapsamında denizlerde ve tatlı sularda bulunan İYT ile mücadele konusunda hareket geçilmesi/geçilmemesinin mali ve sosyo-ekonomik etkilerinin değerlendirilmesi.

2. Bileşen: İYT tehditlerine karşı harekete geçilmesine yönelik kapasite geliştirme ve bilgi paylaşımı sistemleri

  • Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesindeki sektörler arası çok paydaşlı Danışma Teknik Kurulu'nun İYT'ye yönelik önleme, erken teşhis, ivedi müdahale, yönetim ve imha çalışmalarını yürütmekle görevlendirilmesi
  • Yasak İYT'ye ilişkin resmi liste ile denizel ve kıyı ekosistemlerindeki İYT konusunda risk analizi, erken uyarı müdahale ve izleme modüllerinin yer alacağı bilgi sisteminin kamu kurumlarında kullanılmaya başlanması. En hassas denizel ve kıyı habitatları ve türleri (posidonia çayırları, mercanlar, deniz kaplumbağaları, hamsi, midye, istiridye) tehdit eden İYT'ye ilişkin kapsamlı bir envanterin oluşturulmasını ve bunların izlenmesini sağlayacak olan sistemde, risk taşıyan İYT'nin ana giriş noktalarında tespit edilmesi ve girişinin önlenmesine yönelik tedbirlere de yer verilecektir.
  • İYT'nin kontrolü ve azaltılması ile balast sularının İYT'den arındırılmasına ilişkin yönetmelik ve standartların uygulanmasının yanı sıra denizler ve tatlı sulardaki İYT'nin ülkeye girişini asgari düzeye indirmek amacıyla, türlerin süs ve kültür balıkçığı kapsamında ülkeye getirilmesinin düzenlenmesine ilişkin usuller konusunda nakliye, ulaştırma ve gümrük sektörleri ile ortak çalışmaların yürütülmesi
  • Kapsamlı bir ulusal iletişim ve tanıtım programı ve toplum eğitimleri vasıtasıyla İYT tehditleri, etkileri ve yönetim seçenekleri, ilgili sektörler, işletmeler (kültür balıkçılığı, ulaştırma, gümrük, turizm, vb.), basın, güvenlik güçleri (jandarma), okullar vb. için iyi uygulama örneklerine ilişkin bilgi ve farkındalığın artırılması

3. Bileşen İYT'ye yönelik sürdürülebilir yönetim, önleme, imha ve kontrol faaliyetlerine, önemli deniz ve kıyı alanlarında İYT'den zarar gören habitatların iyileştirilmesine yönelik çalışmalara yatırım yapılması

  • 4 pilot alanda (İğneada, Kırklareli; Marmara Adaları, Balıkesir; Ayvalık Adaları, Balıkesir; Samandağ, Hatay) İYT'nin önlenmesi, imha edilmesi, kontrol altına alınması ve yönetilmesine ilişkin alana özel tedbirlerin tespit edilmesi, bunlara yönelik faaliyetlerini içerecek yönetim planlarının tasarlanması ve uygulanması
  • Bölge halkıyla işbirliği içerisinde hareket ederek ilgili bölgede İYT'nin tespit edilmesi ve yayılmasının kontrol altına alınmasına yönelik tedbirlerin hayata geçirilmesi ve İYT'den zarar gören habitatların sistemli bir şekilde iyileştirilmesi
  • Seçilen bölgelerde İYT'den zarar gören yerel türlerin toparlanması sürecine destek verilmesi

Türkiye nasıl faydalanıyor?

Proje kapsamında; ekosistemleri, habitatları veya türleri tehdit eden İYT'nin önlenmesi, kontrolü ve etkilerinin azaltılmasına yönelik 15 rehber ilke barındıran üç basamaklı hiyerarşik bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu yaklaşımın hedefi, İYT'nin önlenmesi, kontrolü ve azaltılması, ekosistemler ve türler üzerindeki olumsuz etkilerinin asgari düzeye indirilmesidir. Bu yaklaşımlardan her birinin uygulanma biçimi, her bir İYT'nin ve etkilenen yerel türün kendine has özelliklerine ve ilgili habitata göre değişiklik gösterecektir.

Değişim kuramının ilk bölümünün, gelecekte yeni İYT'nin Türkiye'nin deniz sularına giriş oranında doğrudan düşüş sağlaması beklenmektedir.  Bu hedefe ulaşmak için, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Balast Suyu Sözleşmesi ve Ulusal Balast Suyu Yönetim Stratejisi'ni uygulama kapasitesi güçlendirilecektir. Balast suyunun izlenmesi ve kontrol edilmesi, yeni İYT girişine ilişkin riski önemli ölçüde azaltacaktır. Giriş yapan denizel İYT sayısında düşüş sağlanması ile hem yerel biyolojik çeşitlilik üzerinde görülen olumsuz etkilerde hem de bunların Türkiye kıyılarında meydana getirdiği olumsuz ekonomik ve toplumsal etkilerde azalma görülecektir.

Değişim kuramının ikinci bölümü, Türkiye'de hâlihazırda mevcut olan İYT'nin kontrol altına alınmasına odaklanmaktadır. Proje, bu strateji çerçevesinde çok sayıda çıktıya işaret etmekte ve BÇS'nin rehber ilkelerinin çoğunluğunu kapsamına dâhil etmektedir. Proje Türkiye'ye kıyısı bulunan dört büyük deniz -Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi ve Akdeniz (Doğu Akdeniz alt bölgesi)- arasında dağılmış olan önemli denizel ekosistemlerdeki dört alanda kontrol tedbirlerine yönelik pilot uygulamalar yürütecektir. Stratejinin kontrol bölümü hem ulusal hem de yerel düzeyde hayata geçirilecektir. Ulusal düzeyde, proje ulusal kilit paydaş niteliğindeki tüm kurumların yer alacağı bir kurumlar arası eşgüdüm mekanizması ihdas ederek Türkiye'nin tamamında denizel İYT'nin kontrol edilmesine ilişkin ulusal kurumsal eşgüdümün güçlendirilmesini sağlayacaktır. Bu kapsamda öncelikle OSİB, UDHB ve GTHB'nin yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile ortak çalışmalar yürütülecektir. Aynı zamanda, proje çerçevesinde denizel İYT ile mücadele konusunda ulusal bir strateji geliştirilecek ve bu stratejinin Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı ile entegrasyonu sağlanacaktır. Denizel İYT ile mücadele ulusal stratejisinin ilgili bölümlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin endişelere de yer verilecektir. Ayrıca, proje kapsamında kilit paydaşların denizel İYT'nin durumu konusundaki anlayışını geliştirmek ve denizel İYT alanındaki yönetmelik ve diğer kontrol tedbirlerinin hayata geçirilmesine ilişkin kapasiteyi güçlendirmek amacıyla, denizel İYT ile ilgili bilgi yönetiminin iyileştirilmesi sağlanacaktır. Bölge düzeyinde, proje (kadın kuruşlarının temsilcileri de dâhil olmak üzere) yerel kilit paydaşların tamamının görev alacağı denizel İYT yönetim planları hazırlayacaktır. Proje kapsamında, eğitim ve yönetim usul ve mekanizmalarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülerek hem ulusal hem de yerel düzeyde İYT yönetim ve kontrolüne yönelik kapasite güçlendirici desteğin ve gerekli donanım sağlanacaktır. Projenin eğitim ve farkındalık faaliyetleri çerçevesinde hem önleme hem de kontrol stratejileri uygulanacak; bu stratejiler sayesinde denizel İYT sorununa ilişkin anlayış geliştirilecek ve yerel yönetimler, hedef kullanıcı grupları ve kamuoyu nezdinde denizel İYT ile mücadelede kullanılacak araçların bilinirliği arttırılacaktır. Son olarak, proje kapsamında denizel İYT'nin olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik doğrudan kontrol tedbirleri hayata geçirilecek ve yerel biyota ve ekosistemler güçlendirilecektir. Doğrudan kontrol tedbirleri, pilot uygulamaları proje tarafından gerçekleştirecek olan mali teşvik mekanizmaları vasıtasıyla hayata geçirilecek; bu mekanizmalar, yerel biyoçeşitlilik ve ekosistemleri önemli ölçüde olumsuz yönde etkileyen ve proje kapsamında hedef alınan denizel İYT'nin fiziki olarak bertaraf edilmesi amacıyla yerel kaynak kullanıcıların gayretlerinden faydalanılmasını sağlayacak şekilde yapılandırılacaktır. Bu gayretler çerçevesinde öncelikle deniz salyangozu (Rapana venosa), Kuzey Atlantik denizyıldızı (Asterias rubens) ve aslan balığının (Pterois türleri) ele alınacağı tahmin edilmektedir.